“Bu yazı milliyet, vatan ve devlet severliği şiar edinmiş olanların bundan sonraki süreçte nasıl davranmaları konusunda bir yol göstermek için yazılmıştır… “
Günümüzde hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Türk Milleti tuzaklarla dolu çetrefilli yollardan geçmektedir.
Elbette bu tuzakları boşa çıkarmak ve Türk Milletinin geleceği için doğruları yapmak zorundayız. Zaman menfaatlerimizi gözedeceğimiz ya da nefsimizi öne çıkartacağımız bir zaman değildir.
Eş dost, yoldaş, fikirdaş ve bizi takip eden arkadaşlar bana sık sık “ne yapacağız” diye soruyorlar. Onlara aklımın yettiği dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum ama bu kez de, açık olarak kamuoyu ile “ne yapmalıyız”ı paylaşmak istedim.
Ben hep öyle lafı sözü ortada gezdirip hiç bir şey yapılmamasından yana hiç olmadım… Şartlar ve konjonktür Türk Milleti için neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalıştım. Önerilerim de bu açıdan değerlendirilmelidir!
Türk Milleti özellikle bir kaç konuda ki bunlar; yeni anayasa, ağır bir ekonomik kriz ile yoksullaştırma, sığınmacılar ile demografik yapıyı değiştirme, terörün legalleştirilmesi ve siyasi çaresizlik gibi konularla adeta sınanıyor. Bunlara irili ufaklı birçok çok sorunu da eklemek mümkün.
Şimdi esas konumuz bu günlerden çıkış için ne yapmalıyız sorusuna cevap aramak… Bunun için ne gibi çareler üzerinde durmalıyız? Bu konularda yoğunlaşmak zorundayız.
En önemli konu bütün yurt sathında “milliyetsever, vatansever, yurtsever” dediğimiz vatandaşlarımızın yaşlı genç demeden fikri ayrılıklarını bir yana koyarak birleşmelerini ve birlikte hareket etmelerini sağlamalıyız.
Türk Milleti oluşturacağı böyle bir “direnç cephesi” ile yeniden ayağa kalkışın ilk adımını atacaktır.
Bu hareketler meşru bir zeminde demokrasi yolu ile gerçekleştirilmelidir.
Bunları yapabilmek için;
1-) Kurulmuş bir siyasi parti içinde yoğun yani kitlesel bir biçimde yer almak…
2-) Bu olmuyorsa yeni bir siyasi oluşum gerçekleştirmek…
3-) Üçüncü aşamada ise birinci veya ikinci maddenin gerçekleşmesi halinde biribirine benzer bütün siyasi partileri, STK’ları ve düşünce platformlarını bir “milli ittifak” ile bir araya getirmektir.
“Kurulmuş bir siyasi partinin içinde yer almak” hususunun değerlendirilebileceği partilerin başında liderliğini Ümit Özdağ’ın yaptığı Zafer Partisi gelmektedir. Duruşu ve fikirleri itibarıyla herkes veya toplumun önemli bir kısmı Zafer Partisi’nde toplanabilir.
Bu konuda yani birleştirme ve toparlama konusunda yıl sonuna doğru kurultayını toplayacak olan Zafer Partisi’ne ve Ümit Özdağ’a büyük bir görev düşmektedir. Yapacakları “Büyük Kurultay”da kadro tercihi ve bununla verilecek mesajlar ile bu birleşme bütünleşme yolunu açabilirler. Bu ol(a)madığı takdirde mutlaka başka alternatifler aranmalıdır.
Eğer bu arayıştan bir netice alınamazsa; milliyetsever, vatansever, yurtsever, demokrat, sosyal demokrat, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Türk Solu velhasıl adına ne derseniz deyinTürk Milletinin önderleri bir ortak noktada buluşup vakit geçirmeksizin bir siyasî yapı kurmaya yönelmelidir. Böylece birinci maddedeki husus vücut bulmadığı takdirde derhâl ikinci madde hayata geçirilmelidir. Bundan sonra birbirine benzerlerin yani üçüncü maddenin tahakkuku için elden ne geliyorsa yapılmalıdır.
Üzülerek ifade etmeliyiz ki, Türk Milleti karşı karşıya olduğu ağır sorunların tam manasıyla farkında değildir.
Oysa ki, “yeni anayasa” denilerek Türk Milletinin hükümranlık hakkı sona erdirilmek istenmektedir. Medyaya yansıyan açıklamalardan bu anlaşılmaktadır.
Bu bile bizlerin şartsız ve koşulsuz bir araya gelmemiz için yeterli bir sebeptir!
Açlıkla imtihan edilen Türk Milletinin; anayasa, demografi, terörün legalleşmesi ve dış politikadaki yanlışlıklar maalesef önceliğinde yer almamaktadır. Halbuki bunlar can alıcı sorunlardır…
Bu sebeple Türk toplumunun önderleri öncülük ederek bir “direnç cephesi” oluşumuna katkı sunmalıdır.
Önümüzde yapılacak olan ilk seçimlerde milliyetsever ve vatana gönülden bağlı en az 100’ün üzerinde milletvekili TBMM’ye gönderilmeli ve seçilecek cumhurbaşkanının kim olacağına doğrudan etki edilmelidir. Bu geleceğin teminat altına alınması için yapılacak işlerin başlangıcı olacaktır.
Oyun bozmak, tuzakları fırlatıp atmak için yapılacak ilk işler bunlardır… Neyin nasıl olacağını yani işin gerisini konuşmak, ilk adım olan bu hususların yani üç maddede yer alan konuların yerine getirilmesinden sonra olacaktır.
Bu birleşmeye ve bütünleşmeye rıza göstermeyip karşı çıkanların, bizi bu hale getirenlerden bir farkının olmadığının hiç bir zaman unutulmayacak olması muhataplarınca iyi bilinmelidir!
Özcan PEHLİVANOĞLU
26 Ağustos 2024 / İzmir