Kemalizm’in Türkiye’de zayıflaması veya değişime uğramasında birçok etken rol oynamıştır. Bu süreçte siyasal, toplumsal ve ekonomik faktörlerin etkisi büyüktür.
Çok Partili Hayata Geçiş:
Türkiye’de 1946’da çok partili hayata geçilmesiyle birlikte, İnönü döneminden başlamak ve CHP dışında farklı siyasi partiler sahneye çıkması, Demokrat Parti’nin (DP) 1950’de iktidara gelmesi, Atatürk’ün laik, ulusçu ve devletçi politikalarından bazı sapmaların başlangıcı olarak görülmüştür.
DP’nin popülist söylemleri ve dini değerlere hitap eden politikaları, Kemalizm’in laik ve seküler ilkelerinin zayıflamasına yol açmış ve emperyalizm davet edilmiştir.
Askeri Müdahaleler:
1960, 1971, 1980 darbeleri ve 1997’deki post-modern darbe olarak bilinen askeri müdahaleler, Kemalist düzenin korunması amacıyla yapıldı.
Ancak bu müdahaleler, askeri vesayetin toplumdaki desteğini ve güvenini zamanla azalttı, demokrasiye yönelik bir tehdit olarak algılandı.
Askeri müdahaleler, Kemalist düşünceyi otoriter bir şekil gibi öne çıkararak, halkın gözünde Kemalizmi daha az çekici hale getirdi.
Ekonomik ve Sosyal Değişim:
Türkiye’de 1980’li yıllarda Özal dönemiyle birlikte başlayan liberal ekonomik reformlar, özel sektörü ve küresel ekonomiye açılmayı teşvik etti.
Bu değişim, devletçilik ilkesinden uzaklaşılmasına ve özel sektörün daha fazla söz sahibi olmasına neden oldu.
Aynı zamanda, köyden kente göç, yeni bir işçi sınıfının ve kentleşmenin doğmasına sebep oldu.
Bu sınıf, Kemalist elit kesimlerden farklı olarak daha muhafazakâr ve dini değerlere önem veren bir yapıya sahipti.
Kültürel ve Dini Faktörler:
1980 darbesinden sonra uygulanan ve devlet tarafından desteklenen İslami değerlerin toplumda yaygınlaştırılması politikaları, laiklik ilkesine olan bağlılığı zayıflattı.
Özellikle eğitim ve medya alanında dini söylemlerin yaygınlaştırılması, Kemalist ilkelerin kültürel olarak zayıflamasına yol açtı.
Küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni:
1990’lardan itibaren hızlanan küreselleşme süreci, Kemalizm’in anti-emperyalist ve milliyetçi yönlerine meydan okudu.
Türkiye’nin Batı’ya daha bağımlı hale gelmesi, AB ile entegrasyon süreci ve ABD ile ilişkiler, Kemalist politikaların daha fazla tartışılmasına yol açtı.
AK Parti İktidarı ve Yeni Politik Dönem:
2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Kemalist düzenin çeşitli yönleri (laiklik ve devletçilik gibi) sorgulanmaya başlandı.
AK Parti, özellikle laiklik ilkesi üzerinde etkili değişiklikler yaparak, Kemalist değerleri zayıflattı.
Bu dönemde Kemalist ideoloji, “eski düzenin temsilcisi” olarak algılanmaya başlandı ve halk desteği azaldı.
Demografik ve Toplumsal Yapıdaki Değişim:
Türkiye’nin genç nüfusu ve hızlı demografik değişimler de Kemalist değerlere bağlılık düzeyini etkiledi.
Geleneksel ve muhafazakâr değerler daha çok benimsenirken, Kemalizm’e duyulan bağlılık zamanla azaldı.
Bu faktörlerin birleşimi, Türkiye’de Kemalizm’in siyasi ve toplumsal olarak zayıflamasına yol açmıştır.
Yeniden buraya dönmek, toplum bilinçlenmesi ve partilerle seçim kazanılarak olmayacağı gibi, Kemalizme dönmek bir devrim mücadelesi ile olur.
Tepeden ineceksin, fertten yükseleceksin formülü ancak bu şekilde gerçekleşir.
Kemalizmin yıkılması toplumun nazarında CUMHURİYETTEN ayrı tutulsa da CUMHURİYET KEMALİZMDE SAKLIYDI.
O yıkıldı, Kemalist Cumhuriyette yıkıldı.
Fuat YEŞİLKAYA
26.10.2024