BAĞIMSIZLIK

Ancak büyük adamlar tarihin gidişini değiştirebilir. Atatürk bu büyüklerden biri ve en önemlisidir. İçinde bulunduğu şartlara göre muhakeme edilirse, tarihin gidişini, çok ağır şartlar altında değiştirmiş olduğu için, Atatürk’ün büyüklüğü daha da büyür. Onun içindir ki, olaylara daha büyük bir çerçeveden bakmak ve bu çerçevenin içini doldurmak gerekir. DEVRİM dediğimiz olgu budur.


Bağımsızlık en önde gelen Atatürk ilkesidir. Millî Mücadele adını verdiğimiz büyük olay, her şeyden önce bu ilkenin gerçekleşmesi için yapılmış ve başarıya ulaşmıştır. Çünkü esas olan, bağımsızlığına kastedilen Türk Milletinin şerefli bir millet olarak yaşaması idi. Bu esas da ancak milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla sağlanabilirdi. Bu nedenle Millî Mücadelenin parolası, “Ya İstiklal (bağımsızlık), ya ölüm!” olmuştur.

Atatürk’ün anlatımı ile tam bağımsızlık, siyasi, mali, ekonomik, adli, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bunların herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğunu ifade eder. Bağımsız devletlerdir ki;

Memleketlerini iç ve dış siyasetlerini yabancıların karışmasına imkân vermeksizin belirleyebilir ve yürütebilirler, Dışa bağımlı devletler için böyle bir serbestlik söz konusu olamaz. Atatürk, Türk Bağımsızlık Mücadelesinde, bu ilkenin önemini şu sözleriyle belirtmiştir:

“Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu, bütün anlamıyla koruyabilmek, gerekirse son ferdin son damla kanını akıtarak insanlık tarihini şanlı örnek ile süslemek! İşte bağımsızlık ile özgürlüğün gerçek niteliğini, geniş anlamını, yüksek değerini vicdanında kavramış milletler için temel ve ölmez ilke …”

Atatürk’ün bu sözlerinin büyük değeri vardır; çünkü “Bağımsızlıktan yoksun bir millet, ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir muameleye layık olamazdı. Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden yoksunluğu, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildi.

Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı getirmelerine asla ihtimal vermezlerdi.” İşte Millî Mücadele adını verdiğimiz kutsal savaşı, Türk milletini bağımsızlıktan yoksun bırakmak isteyenlere karşı, bu düşüncenin ışığında yapılmış, sonunda tam bağımsız bir Türk Devleti kurulmuştur. Millî sınırlarımız içinde, millet egemenliğine dayalı, bağımsız bir devlet olarak varlığımızı sürdürmek, bu temel kural uğrunda her türlü özveriyi, her an göze almaya hazır olmak Atatürk fikirlerinin özünü ve amacını oluşturmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, şüphe yok ki her şeyden evvel, millî bilinci geliştirmek suretiyle çok çalışıp kuvvetli olmak kendi kuvvetimize güvenmek gerekir.

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir