Bana ne diyeceksin Amerika’dan? Bana ne diyeceksin Rusya’dan? Çin’den, Avrupa’dan, kimden gelirse gelsin, dışarıdan gelen yönlendirmelerin, dayatmaların, sahte kurtarıcıların peşine takılmayacaksın. Çünkü öz gücünü, iradeni, aklını keşfettiğin an, sana kimsenin kurtarıcı olamayacağını, kaderinin ancak senin ellerinde şekilleneceğini anlayacaksın.
Dışarıya bakarak yaşamaktan vazgeç! Başkalarının ne yaptığına değil, senin ne yaptığına odaklan. Gücünü başka milletlerden değil, kendi tarihinden, kendi kültüründen, kendi insanından al. Her şeyden önce kendine sor: Sen neredesin? Sen ne yapıyorsun?
İşte bu soruları sorduğun gün, zihninde zincirleri kırmış olacaksın. Kendi kaderini yazmaya başladığın an, devrimcilik kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline gelecek. Artık sadece şikâyet eden değil, harekete geçen, üreten, değiştiren bir insan olacaksın. Çünkü devrim, önce insanın içinde başlar. Ve içindeki devrim, seni büyük dönüşümlerin öncüsü yapar.
Tarihe bak! Büyük milletler, büyük şahsiyetler hep bir soruyla yola çıktı: Biz neyiz? Biz ne yapıyoruz? Biz ne yapmalıyız? Eğer bu soruları sormazsan, başkalarının yazdığı hikâyenin bir figüranı olmaktan öteye gidemezsin. Ama bu soruları sorduğunda ve cevabını kendi emeğinle, kendi aklınla, kendi yüreğinle verdiğinde, işte o zaman sahnenin gerçek sahibi olursun.
Devrimcilik, birilerinin peşine takılmak değil, kendi yolunu açmaktır. Kendi gücünün farkına varmak ve bu gücü milleti için, geleceği için seferber etmektir. O yüzden artık başkalarına değil, kendine bak! Başkalarının değil, kendi yolunun ışığı ol!
Fuat YEŞİLKAYA
13.02.2025