AK(Alaca Karanlık) İktidarın Kara Cinayetleri / Zahide UÇAR

AK(Alaca Karanlık) İktidarın Kara Cinayetleri

Erdoğan kurduğu tahterevalli devletinde, Öcalan’ı tahterevallinin bir ucuna oturturken, diğer ucuna yargıyı kullanarak esir aldığı Ergenekon, Balyoz gibi davaların mağdurlarını oturtuyor.

2007 yılından beri linç ettirilen mağdurlar, onur intiharlarına sürüklenen askerler… Erdoğan ölüme yollanan insanlarımızı unutturarak uzun tutukluluk sürecini eleştirdi. Yani oyunun ikinci perdesini açtı. Kasaptaki ete soğan doğramayan, darbe iddiaları için; “var da diyemem, yok ta diyemem” diyen NATO paşası hemen atladı. Sahnede yerini aldı;

“İçeridekilerin çoğu suçsuzdur.”

Deyiverdi.

Sahte haham Tuncay Güney durur mu? O da;

“Bu dava bir projeydi, işlevini tamamladı. Artık içeridekiler çıkarılmalıdır.” Deyiverdi.

Projede görev alan kişilerin resmine iyi bakın. Bu resimde baş aktör olan üç kişi göreceksiniz:

“ Erdoğan, Hilmi Özkök, Tuncay Güney…”

Oyunun ikinci perdesi açıldı. Baş aktörler arzı endam ediyor.

Davanın savcısı olduğunu söyleyen Erdoğan şimdi avukatlığa soyundu diyenler yanılıyor. Erdoğan hala davanın savcısıdır. Amaç;

Öcalan’ı kabul ettirebilmek için kurduğu tahterevalli oyununda, “PKK ile milli güçleri uzlaştırma” oyunudur. Savcı; “uzlaşın, dava düşsün” diyor. Daha açığı;

PKK’yı PKK’lılar ile mücadele edenlerin karşısına oturtuyor…

Bu oyunda “piç” gibi ortada bırakıldığını anlayan F tipi çete ise, ayağı yanık tazı gibi yaygarayı basıyor. Yayın organlarındaki yorumlarda Erdoğan’a yapılan küfürler tam ibretlik bir durumdur.

Erdoğan kendi oyunun mağdurlarından Ergün Saygun’u ziyaret etti.

2. Perde oyun: Makyaj…

Bu ahlaksızca yürütülen süreçte AK(Alaca Karanlık) siyasetin işlediği, azmettirdiği cinayetleri bir hatırlatalım:

1- Enver Arpalı intihar etti: Yolsuzluk iddiaları yüzünden Rektör Prof. Aşkın’la birlikte 5 kişilik Memurlar Koğuşu’nda tutuklu bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı intihar etti. Arpalı, koğuştaki arkadaşlarına ‘Çamaşır yıkayacağım’ diyerek, banyoya girdi ve kendini astı(2005). Dava beraatle sonuçlandı.

2- Kuddisi Okkır: Ergenekon Soruşturması kapsamında 20 Haziran 2007’de tutuklandı. Ergenekon Örgütü’nün finansörü olmakla itham edildi. Okkır cezaevinde hastalandı. Yanlış teşhis, yanlış tedavilerden sonra akciğer kanseri olduğu anlaşıldı. Kanser, beyin ve kemiklerde metastaz yapmıştı. Okkır, “delilleri karartabileceği” gerekçesiyle bir süre daha tutuklu kaldı. 6 Temmuz 2008 günü vefat etti. Kasa denilen Okkır’ın cenazesini belediye kaldırdı.

3- ERHAN GÖKSEL: Pek çok Başbakan’a danışmanlık yapan önemli bir isimdi. Verso Araştırma Şirketi’nin sahibiydi. 22 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alındı. Gözaltıyla beraber şirketinin tüm altyapısına el konuldu. Şirket iflas etti. Göksel’in babası gözaltından üç ay sonra kalp krizi geçirerek öldü. Erhan Göksel ise aldığı iş teklifi nedeniyle ABD’ye çalışmaya gitti. 21 Mayıs 2010 günü kaldığı otel odasında ölü bulundu. Ergenekon 4. İddianamesi Göksel hakkında “kovuşturmaya gerek yok” kararı veriyordu. Göksel suçsuz bulunmuştu.

4- Uçkun Geray: Diyaliz hastasıydı. Uzun sorgulama sürecinden sonra vefat etti.

5- Mehmet Demirtaş: Sözde Ümraniye davasında 2007’de tutuklandı. Demirtaş içeri alınınca iki evi birden geçindiren ağabey iflas etti. Girdiği bunalım sonucunda intihar etti.

6- Emekli Jandarma Albay Abdülkerim Kırca (10 OCAK 2009): Ankara’da Etimesgut’taki evinde silahıyla intihar etti. 1998’de teröristlerle girilen çatışmada belden aşağısı felç olan Kırca’ya, 2004’te “Devlet Övünç Madalyası” verilmişti. JİTEM’in eski Diyarbakır Bölge Komutanı olan Kırca’nın adı Ergenekon soruşturmasında geçti. Yandaş basın Kırca’yı adeta linç etti.

7- Deniz Yarbay Ali Tatar (21 ARALIK 2009): Yarbay Ali Tatar, amirallere suikast soruşturması kapsamında Poyrazköy’de ele geçirilen belgelere ilişkin 9 gün tutuklu kaldıktan sonra 16 Aralık’ta serbest bırakılmış ancak daha sonra hakkında tekrar yakalama kararı çıkmıştı. Bu karar üzerine Yarbay Tatar evinde tabancayla intihar etti.

8- Albay Berk Erden: Güney Deniz Saha Komutanlığı’nda görevli kıdemli Kurmay Albay Berk Erden intihar etti. Levent Camii’ndeki cenaze törenine katılan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, cenazeyi takip eden medya mensuplarına açıklamalarda bulundu. Albay Erden hakkında daha önce başka kadınlarla ilişkisi olduğu yönünde iddiaların ortaya atıldığını söyleyen Yiğit, bu tutmayınca bu sefer eşi ile ilgili iddiaların internete konulduğunu kaydetti. Yiğit, “Bu bir onur intiharıdır” dedi.

9- Emekli Albay Birol Atakan (2 MAYIS 2007): İstanbul-Ankara yolunda şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitirdi. Atakan’ın Ergenekon’la ilgili önemli bilgilere sahip olduğu iddia edildi. Albay Atakan’ın, Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen darbe günlüklerinin internete sızmasında ihmali ve kastı olabileceği iddia edilmişti.

10- Kıdemli Yüzbaşı Olgun Ural (26 MART 2009): Yalova’da beylik silahıyla başına ateş ederek intihar etti. Eğitim Komutanlığı’nda görevliydi. Ural’ın adı 1. Ergenekon davasında deliller bölümünde geçmişti. İntihar eden Ali Tatar’ın personel alımında görevli olduğu öne sürülmüştü. Ural, 2. Ergenekon iddianamesinin açıklanmasının ardından intihar etti. Sessiz sedasız gömüldü.

11- Emekli Albay Belgütay Varımlı (21 KASIM 2009): Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun eski başkanı emekli Albay Belgütay Varımlı İstanbul Göztepe’de 9. kattaki evinin balkonundan atlayarak yaşamına son verdi. Varımlı’nın Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarını deşifre eden subay olduğu iddia edilmişti.

12- Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay (27 ŞUBAT 2009): Emniyet Özel Harekât Dairesi’nin 13 yıllık başkanı Oktay, 27 Şubat’ta tabancasıyla intihar etti denildi. Solak olan Oktay’ın vurulduğu silah sağ el ile ateşlenmişti. Terör ile mücadele edilirken emniyetin askerlerden kayıtsız olarak aldığı silahları F tipi polislerin askerlere tuzak kurmakta kullandıkları fark ettiği ve bu silahların depolardaki listesini istediği için öldürüldüğü iddia edildi. Oktay’ın, Ergenekon soruşturmasında adının geçmesi ve hakkında medyada çıkan haberler nedeniyle zor günler geçirdiği ileri sürülmüştü.

13- Kaşif Kozinoğlu: MİT mensubu. En ağır şartlara göre yetiştirilmiş bir istihbaratçı. Afganistan’da görev yaparken odatv komplosuna eklediler. Mahkemeye çıkacağı gün şüpheli bir şekilde öldü. Öldürüldü demek daha doğru olur. Hastaneye götürülme biçimi bile öldürüldü demek için yeterlidir.

Bu cinayetlerin dışında içeride ruh sağlığını kaybedenler, parçalanan aileler cinayetlerin başka bir yüzüdür.

Fatih Hilmioğlu ve Dönmez’in gencecik çocukları da şaibeli ölümleri ile hafızalara kazındı.

Necip Hablemitoğlu: 18 Aralık 2002 günü bir suikaste kurban gitti. Alman Vakıfları ve Fetullah çetesinin karanlık yüzleri hakkında kitap ve yazılar yazdı.

Ergün Poyraz Hablemitoğlu’nu polis içindeki Fetullahçı polislerin öldürdüğünü iddia etti.

Her acıyı kullanmatan çekinmeyen, sıkılmayan Erdoğan, Necip Hablemitoğlu’nun kendi dönemlerinde öldürüldüğünü unutarak(!);

“Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi unutturuldu gitti” dedi.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu;

“Başbakan Necip’in kendi dönemlerinde öldürüldüğünü her halde unuttu(!) Necip uzayda mı öldürüldü?”

Diye sordu.

Şengül Hanım bir konuşmasında;

“Hani 10 yıldır bana soruyorsunuz ya; “… Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü ve kimler yapmış olabilir…” diye. Bana göre Necip susturulmuştur. Bu bir yok etme cinayetidir ve aynı zamanda, ülkede her çeşit emperyalizme direnç gösteren tüm sivil inisi­yatife bir gözdağıdır.” Demişti.

Belki de Hablemitoğlu cinayeti dönüştürülecek Türkiye’de başlatılan ilk operasyonun ilk cinayetiydi de, biz anlayamadık.

Dink, Rahip Santaro, Danıştay cinayetleri de;

Ergenekon gibi davaları haklı kılmak için işlenen cinayetler olmalı ki, hepsi sözde Ergenekon sanıkları ile ilişkilendirilmeye çalışıldı. Oysa bütün izler Ftipi gladyoya çıkıyordu.

Erdoğan’ın tahterevalli oyunu…

Ve;

“AK iktidarın KARA cinayetleri.”

Bu gün geldiğimiz noktada, bütün bu operasyonların asıl amacının Öcalan’ı PKK yöneticisi olmaktan çıkartıp, Kürtlerin lideri yapmak ve Öcalan başkanlığında bir federasyon kurmak,

Türk Ordusunu Türk Devletini koruyamayacak hale getirmek olduğu ortaya çıktı.

WikiLeaks belgelerinde Amerikalıların itiraf ettiği gibi;

Balyoz gibi davalar olmasa PKK-CİA açılımları yapılamazdı.

Erdoğan tutukluluk sürecinden şikayet ettikten sonra;

“Öcalan bazı spor aletlerinin eksik olduğunu söyledi, eksikleri giderilecek(!)” demişti…

Evet; tahterevallinin bir ucuna asker oturtulurken, diğer tarafa bebek katili oturtulmuştur. Psikolojik operasyonun basın ayağı tutukluluk sürecini tartışırken, Öcalan’a eksik spor aletlerinin verileceğini söyleyen Erdoğan’ın sözlerini duymamazlığa geldi. Dinleyen halk ise; kanalizasyonlardan kendine sıkılan merminin bir defa daha hedefi oldu.

Erdoğan tutukluluk süreci üzerinden sadece makyaj yenilemedi. Aynı zamanda bu aralar randevu alamadığı ABD’ye de mesaj yolladı. Ve tabii ki, millete karşı işledikleri suçların yargı ayağını F tipine ihale ederek, iyi polis rolüne soyundu.

Erdoğan’ı Saygun Paşayı ziyaret ederken gördüğümde iki kelime döküldü dudaklarımdan;

Katilimi gördüm!!.

Zahide UÇAR, 10 Şubat 2013

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir