Suay Karaman
11 Ağustos Pazar günü bir televizyon programında Armağan Çağlayan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırlayarak, şöyle demiş: “Gazeteci Fatih Altaylı’nın ‘Beni dövseydi onu affederdim ama kendisini hiç affetmiyorum. Çünkü o Ak Parti’nin adamı, vatan haini’ sizi AKP’nin adamı olmakla suçluyor.” Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, “Fatih Altaylı iktidara benim söylediklerimi söyleyebiliyor mu?” deyince, Armağan Çağlayan “söylüyor” diyor ve başka konulara geçiliyor.
Altaylı kendi web sitesinde Kılıçdaroğlu’nu; “ülkede olan bitenden bu denli habersiz yaşayan sözde siyasetçi. 13 seçim yenilgisi ve Türkiye’yi göz göre göre AKP zihniyetine teslim ettiği yetmiyormuş gibi yeniden CHP’nin başına geçme hayalleri kuruyor. Hâlâ genel başkanlık hayali görüyor olması, hâlâ Türkiye’nin gündeminde kalması ise yanındaki hırsız taifenin başarısı ve bu emin olun bizim ayıbımız” sözleriyle eleştiriyor. Kendi Youtube programında iktidar için ağır eleştiriler yaptığını ve Kılıçdaroğlu’nun bunlardan haberi olmadığını söylüyor.
Fatih Altaylı’nın yaralayıcı ve yıpratıcı sözlerinin Kemal Kılıçdaroğlu’nu çileden çıkardığı bellidir. Bu sözlere sosyal medya üzerinden yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı üslup hoş değildir. CHP Genel Başkanlığı yapmış birine yakışmayan bu sözlerde doğruluk payı çoktu tıpkı Fatih Altaylı’nın sözlerinde olduğu gibi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun birçok gerçeği anlattığı yazısı üzerine Fatih Altaylı yargıya gideceğini bildirdi. Ülkemizin çok büyük ve önemli sorunları bulunurken, içinde gerçeklerin de bulunduğu bu söz düellosu ile kime hizmet edilmektedir? Ülke gündemi yine değiştirilmektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamada şöyle bir cümle gerçek CHP’lilerin ve yurtseverlerin şimşeklerini üzerine çekti: “Ben, bu partiyi senin gibi ‘elinde viski kadehleriyle partime yön veren’ alçakların elinden aldım ve Halkın Partisi yaptım.”
Kılıçdaroğlu, bu cümlenin içeriğini, kimlerden söz edildiğini ve o ‘alçakları’ açıklamak zorundadır. Yoksa söylediği sözün altında kalacaktır. Çünkü ‘alçak’ sözcüğü, etik dışı ve kötü davranışta bulunan, aşağılık, soysuz, namert, hain ve rezil insan tanımı için kullanılmaktadır.
Fatih Altaylı’nın nasıl bir kişilikte olduğu, neler yaptığı bilinmektedir. Fakat toplum Kemal Kılıçdaroğlu’nu ancak cumhurbaşkanlığı seçimini yitirdikten sonra yani 13 yıl geçtikten sonra anlamıştır, hoş tam olarak anladığı da şüphelidir. Çünkü biat kültürü CHP’ye de sıçradığı için genel başkana koşulsuz biat hüküm sürmektedir.
“Laiklik tehlikede değildir” diye başlayan çizgisinde, sürekli sağa göz kırpan, “yargıda cemaatçi yapılanma yok” diyen, Atatürkçüleri, ulusalcıları partiden dışlayan, Atatürk düşmanlarını, bölücüleri, dincileri, hainleri partiye alan, kazanılabilecek bir cumhurbaşkanlığı seçiminde hilafet yanlısı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yapan, bu aday için seçmenleri tıpış tıpış oy vermeye çağıran, türbanlı milletvekillerin TBMM’ye gelmesine “en mutlu günüm” diyen, mühürsüz oylarla rejimin değiştirilmesine tepkisiz kalan, Adnan Menderes ve Turgut Özal gibi şaibeli kişilerden saygıyla söz eden, Diyanet Akademisine onay veren, türban için yasa değişikliği önerisi veren ‘Dersimli Kemal’, Atatürk’ün koltuğuna hiçbir zaman yakışmamıştır. Sürekli olarak AKP’nin ekmeğine yağ sürmüş ve anayasanın ihlal edilerek Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı olmasının yolunu açmıştır. Bütün bunları ve daha nicelerini gören, duyan CHP’li seçmenler ise biat kültürü yüzünden gerçekleri anlayamamışlardır. Belki bugün, belki yarın bütün bu yapılanlar ihanet olarak bile adlandırılacaktır; tıpkı Fatih Altaylı’nın dediği gibi…
Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olanları TBMM’ye sokmakta bir sakınca görmeyen Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini paraşütle partiye indiren Deniz Baykal’ı da alçaklar arasında saymıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı devralmasından önce görev yapan CHP yöneticileri için alçak demek, ancak kendini tanımlamak olarak açıklanabilir; psikolojik bir sorunun göstergesidir. CHP kurulduğu günden beri daima halkın partisi olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinde CHP’ye, Atatürkçülere, laiklere ve devlete karşı bir nefret olduğu görülmektedir. Bunların hepsi Kemal Kılıçdaroğlu’na söyletiliyor, yaptırılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu söylediği sözler için özür dilemeli ve artık siyaset sahnesinden çekilmelidir.
Azim ve Karar, 19 Ağustos 2024