21. YÜZYIL İNSANI NEDEN TOPLUMSAL OLAYLARA DUYARSIZ?

Bu yüzyılda teknoloji ve iletişim olanaklarının çok hızla geliştiği bir dünya görüyoruz. Bilgiye erişim kolaylaşmış, insanlar çok çeşitli kaynaklardan haberlere ve olaylara anında ulaşabilir duruma gelmiştir. Ancak bu hızlı ve yoğun bilgi akışına rağmen, bireylerin toplumsal olaylara olan duyarlılığının azalması dikkat çekicidir. Bu duyarsızlığın nedenlerini anlamak için çok yönlü bir analiz gereklidir. Aklıma gelenleri yazmak istedim.

Bilgi Kirliliği ve Duygusal Tükenmişlik

Günümüzde insanlar sosyal medya, haber siteleri ve geleneksel medya aracılığıyla sürekli bir bilgi bombardımanına maruz kalıyor. Her gün dünyanın dört bir yanından gelen trajik olaylar, krizler ve felaketler bireylerde bir “duygusal tükenmişlik” yaratıyor. Bu durum, zamanla duyarsızlaşmayı ve “bir kişinin yapabileceği bir şey yok” hissini ortaya çıkarıyor.

Teknolojinin Getirdiği Yabancılaşma

Dijital platformlar, insanlara dünyayı ekranlar aracılığıyla sunarken, fiziksel ve duygusal bağları zayıflatıyor. Görülen olaylar, “gerçek bir deneyim” yerine birer görüntü veya haber parçası olarak algılanıyor. Bu yabancılaşma, bireylerin toplumsal olaylara aktif katılımını zorlaştırıyor.

Bireyselcilik ve Rekabetin Artışı

Modern dünyada bireysel başarı ve maddi kazanç odaklı bir yaşam tarzı yaygınlaşmıştır. Toplumlar, “her koyun kendi bacağından asılır” mantığını benimsemeye eğilimlidir. Bu durum, insanların toplumsal sorunlarla ilgilenmek yerine kendi kişisel problemlerine odaklanmalarına neden olmaktadır.

Umutsuzluk ve Etkisizlik Hissi

Toplumsal olaylara katılımın sonucunda gerçek bir fark yaratılmadığı düşüncesi, bireylerin motivasyonunu azaltıyor. “Ben tek başıma ne yapabilirim?” sorusu, bireyleri eylemsizliğe itiyor ve bu pasif tutum zamanla alışkanlık haline geliyor.

Sonuç olarak, 21. yüzyılın bireyi teknolojik ilerlemenin nimetlerinden faydalanırken, toplumsal duyarsızlık gibi bir paradoksun içinde yaşamaktadır. Bu paradoks, ancak bilinçli eğitim, empati ve toplumsal sorumluluk çabalarıyla aşılabilir. Nereye savrulduğumuzu bilen bizler onun için destek bulamıyoruz. Aslında tüm insanlar sonucun ne olacağını biliyor ama… Neyse yazmak istemiyorum.

Onun için Devrim stratejisi, önce cehennem sonra cennete ulaşma üzerinedir.

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir